Erdoğan'dan ses kaydı açıklaması: Alçakça bir saldırı
banner40

banner39

Erdoğan'dan ses kaydı açıklaması: Alçakça bir saldırı

25 Şubat 2014 Salı 13:38

Başbakan Erdoğan, oğlu ile arasında geçtiği iddia edilen ses kaydıyla ilgili "Alçakça hayasızca edepsizce montaj yapıp bunu servis ediyorlar" dedi.

Erdoğan'dan ses kaydı açıklaması: Alçakça bir saldırı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada dün akşam servis edilen ses kayıtlarıyla ilgili olarak "Bildiğiniz gibi dün akşam kendi kurguladıkları dublajını da kendilerinin yaptıkları bir piyesi servis ettiler. Eteğinizdeki taşı dökün diyorum. Alçakça, hayasızca, edepsizce montaj yapıp bunu servis ediyorlar. Uydurun da uydurmanın da bir ahlakı edebi var. Bu kadar da olmaz" dedi.
Ses kayıtlarıyla ilgili CHP ve MHP'nin tutumunu da eleştiren Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: "Dün akşam CHP ve MHP yönetimleri olağanüstü toplanmışlar. Niye montaj var ya... Oradan bir şey çıkar mı diye. Rant nema elde edebilir miyiz. Sandıktan çıkamıyoruz bari bu okyanus ötesinden atılan yemle idare eder miyiz diye. Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş. Bunlar kendlierini darı ambarında görüyorlar. Avuçlarını yalarlar avuçlarını... Bizi buraya millet getirdi ve sadece ve sadece açık söylüyorum millet götürür."

İşte konuşmadan satırbaşları;

Çok değerli vekil arkadaşlarım çok değerli misafirler hanfendiler beyefendiler. Sizleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum. Grup toplantımızın hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Toplantımıza katılan tüm misafirlerimize de hoşgeldiniz diyor heyecanınızdan dolayı hepinize tek tek teşekkür ediyorum.

"KAN KANLA TEMİZLENEMEZ"

Değerli vekil arkadaşlarım yarın yani 26 şubatta Hocalı katliamının üzerinden 22 yıl geçmiş olacak. Ermenistan kuvvetleri Karabağ'da insanlık dışı katliamlara imza attılar. Bu katliamların en büyüğü Hocalı'da yaşandı. 106 kadın 83 çocuk 612 kişi şehit edildi. Karabağ'da Hocalı'da yaşanan katliamda hayatını kaybedenler Azerbaycanın olduğu kadar bizim de evlatlarımızdır. Azeri kardeşlerimizin yaşadığı acıyı yüreklerimizde yaşıyoruz. İstanbul'da Hocalıyı protesto edenlerin ırkçı sloganlar atmalarını esefle kınıyorum. Kan kanla temizlenemez ırkçılığın panzehiri de ıkrçılık değildir. Irkçı girişim ve söylemlerden herkesin sakınması gerekir.

ERBAKAN'I ANDI

İki gün sonra 27 şubat'ta bir başka mahzun yıldönümüne ulaşacağız. Eski başbakanlarımızdan değerli devlet adamı ve bilim insanı Necmettin Erbakan üç yıl önce bir 27 Şubat günü hakka yürümüştü. Merhum hocamızı da rahmetle yadediyorum. Allah ondan razı olsun mekanı cennet olsun.

Bu hafta cuma günü bir meşum tarihin kara günün demokrasi tarihimizdeki kara lekenin 28 Şubat'ın 17. yıldönümüne ulaşıyoruz. 28 Şubat postmodern tarzda darbe girişimi olarak değil vatandaşa memurlara iş dünyasına öğrencilere yaptığı zulümle de her zaman hatırlanacaktır.

"MİLLETİMİZ VİCDANINDA MAHKUM ETTİ"

Hafızalardan hiç silinmeyecek. 28 Şubat müdahalesiyle ilgili dava ne yazık ki meseleyi sulandırmaya cididyetini zedelemeye 28 Şubatı küçümsemeye doğru gidiyor. Yargıdan önce aziz milletimiz kararını vicdanlarda verdi. Vicdanında hepsini mahkum etti.

"YÜZLERİNİN KIZARMASI GEREKİR"

Meselenin üzücü tarafı 28 Şubatta bu zulmü yapanların normal şartlar altında sokağa dahi çıkacak yüzlerinin olmaması gerekir. Bu ağır baskıları yapanların Türkiye'ye ağır bedeller ödetenlerin en azından kendi vicdanlarında kendilerini sorgulayıp aynaya baktıklarında yüzlerinin kızarması gerekir. Bu kişilerin bu günlerde bırakın yüzlerinin kızarmasını utanmazca yeni bir darbe girişimine omuz verdiklerini görüyoruz. Aynı medya aynı manşetlerle bir kez daha demokrasiye karşı saldırıya geçti. Aynı yazarlar aynı yüzsüzlükle milli iradeyi aşağılıyor. Malum işveren örgütleri tam bir pişkinlik içinde son darbe girişimine de destek veriyor.

"GAZİ MUSTAFA KEMAL SÖYLEMİŞTİR"

Bazı partiler de bir kez daha eğilmeye ve darbeden medet ummaya başlamış. Hafta sonunda dile getirdğim bir konuyu tekrarlamakta fayda görüyorum. 1946'dan bugüne kadar Türkiye'de siyaset merkezli tartışmaların tamamı Türkiye'yi kim yönetecek sorusu etrafında şekillendi. 68 yıldır bu tartışılıyor. Türkiye'nin kimin yöneteceği tartışılıyor. Gazi Mustafa Kemal 22 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışını duyurduğunda Türkiye'nin kimin yöneteceğini ortaya koymuştur. 23 Nisan'dan itibaren TBMM'nin tüm sivil ve askeri makamların üzerinde yegane karar mercii olduğunu söylemiştir. Türkiye'yi seçtiği vekiller eliyle milletin yöneteceği karar altına alınmıştır. 1946 hatta 1950 yılına kadar maalesef bu karar uygulanmadı. CHP seçimlere tek parti olarak girdi. 2 kez çok partili seçim denendi. Ancak açık oy gizli tasnifle kazanan yine CHP oldu. Merhum Menderes'in iktidara nasıl yürüdüğünü unutmayalım. Yeter söz milletindir diyerek yola çıkmıştı. 1950'den itibaren milletin hür iradesi sandığa yansımıştır.

"İKTİDARI MİLLETLE ASLA PAYLAŞMADILAR"

1960'da yönetime el koydular. 12 Eylül'de aynısını yaptılar. 28 Şubat'ta aynısını yaptılar. Her müdahalede yetkiyi milletin elinden aldılar. Yönetime el koydular. Yönetime el koyanlar iktidarını başka çevrelerle paylaştılar. İş dünyası medya ve belli STK'larla elitlerle çetelerle paylaştılar. CHP ile diğer statüko partileriyle paylaştılar. Bir tek kesimle paylaşmadılar. İktidarı milletle asla paylaşmadılar.

"TÜRKİYE'Yİ YÖNETME İRADESİNİ KİMSEYLE PAYLAŞMADIK"

İhdas ettikleri kurumlarla yargısal kurumlarla millet iradesini dar çerçevede tuttular. Biz AK Parti'yi kurarak bu kısır döngüye itiraz ettik. Yeter dedik söz de karar da milletindir dedik. Türkiye'yi millet yönetecek dedik. Şu münakaşaya kesin nokta koyduk. Türkiye'yi sadece ve sadece millet yönetir dedik. Bu ülkenin sahibi 77 milyon aziz millettir. Siyasetin sahibi millettir. Devletin sahibi millettir. Tüm kurumların sahibi de millettir. Türkiye'yi yönetme iradesini biz hiçkimseyle hiçbir zümre grup çete ve mafya ile asla paylaşmadık ve paylaşmayız.

"KİMSE MİLLETİN İRADESİNE ORTAK OLAMAZ"

Türkiye'yi yönetme iradesini hiçbir sermaye ve medya patronuyla paylaşmadık. bundan sonra da paylaşmayız. AK Parti ile birlikte millet iktidara gelmiş yönetime el koymuştur. Hiç kimse milletin bu iradesine ortak olamaz.

"UTANMAZ, HAYASIZ VE YÜZSÜZ OLDUKLARINI SÖYLEDİM"

Şu anda bu tartışmayı, tarihin çöplüğünde kalmış tartışmayı canlandırmak isteyenler var. Türkiye'yi kim yönetecek sorusunu gündeme taşıyıp milletin iradesine ortak olmaya çalışanlar var. Bunların utanmaz, hayasız ve yüzsüz olduklarını söyledim. O kadar pervasız oldular ki köşelerinden milleti aşağılamaya başladılar. Mitinglerdeki mahşeri kalabalığı koyun sürüsü olarak niteleyecek kadar edebini izanını yitirenler var. Birleri çıkmış diyor ki biz haftalardır yolsuzlukları söylüyoruz ama anketlerde yine AK Parti önde meydanlar yine dolu. Bu koyun sürüsü millet bizi duymuyor. 68 yıldır açılan her sandıkta milletten tokat yediler ama bir türlü kendilerine gelemediler.68 yıldır millet bunlara bir şey anlatmaya çalıştı. Millet artık bunların ciğerini okuyor ciğerini...

"MİLLET ARTIK KABINA SIĞMIYOR"

Attıkları her manşetteki maksatlarını millet çok iyi görüyor. Takındıkları tavrı millet hissediyor. Bu aziz millet bunlarla iktidarlarını asla paylaşmak istemiyor. Siz bu milletin seçilmiş başbakanını astınız. Millet sizi asla affetmedi. Affetmeyecek. O eski günler de geride kaldı. Bu aziz millet iradesine sahip çıkıyor. Hükümetine sahip çıkıyor. Aziz millet sağduyusu vakarı ağırbaşlılığıyla meydanlara gidip söyleyeceğini söylüyor. Ben siyasi hayatımda Sivas'ı böyle görmedim. Yozgat'ı böyle görmedim. Hamdolsun. Aynı şekilde Afyon'u böyle görmedim. Bambaşka bir coşku... Kütahya yine aynı. Millet artık kabına sığmıyor. 30 Martı heyecanla hasretle coşkuyla bekliyor. İnanıyorum ki 30 Mart yeni bir milat oluyor. Millet iftiralara itibar etmiyor. Millet bunların hakaretlerine itibar etmiyor. Bunların darbe girişimlerini çok net görüyor ve cevap veriyor.

"CHP-MHP RAHATSIZ"

17 Aralık millet iradesini gasp komplosudur. Milletin AK Parti eliyle iktidar olmasından rahatsız oluyorlar. Faiz lobisi rahatsız. Çünkü eskisi gibi kazanmıyorlar. Terör lobisi rahatsız. Çünkü sona erecek terör sebebiyle rantlarını kaybediyorlar. CHP-MHP rahatsız. Sandıktan çıkamıyorlar. Sermaye rahatsız çünkü eskisi gibi tekel oluşturamıyor kazanamıyor. Medya da rahatsız. Çünkü manşetlerle ülkeyi yönetemiyorlar. Türkiye'nin filistin gazze mısır Rabia şehit Esma demesinden rahatsız olanlar da var.

"BİR DE VAİZ LOBİSİ VAR"

Bir de vaiz lobisi var. Bir ur gibi çoğalmaya gayret eden şantajları komploları ihanetleri ortaya çıkan çirkin senaryoları ortaya dökülen vaiz lobisi de iktidardan rahatsızdı. İşte 17 Aralıkta bütün bu rahatsızlar bir araya geldiler. Milletten yüz bulamayanlar lobisi... Kaybedenler güruhu...17 Aralıkta bir araya geldiler ittifak yaptılar. Bunlar şu anda Türkiye'yi biz yöneteceğiz diyorlar. Biz de hayır millet yönetecek diyoruz.

SES KAYDI AÇIKLAMASI

Bildiğiniz gibi dün akşam kendi kurguladıkları dublajını da kendilerinin yaptıkları bir piyesi servis ettiler. Eteğinizdeki taşı dökün diyorum. Alçakça, hayasızca, edepsizce montaj yapıp bunu servis ediyorlar. Uydurun da uydurmanın da bir ahlakı, edebi var. Bu kadar da olmaz. Aynı şekilde biz de bu teknolojiyle farklı bir şekilde size izleteceğiz. Teknolojinin nereye geldiğini görmeniz açısından önemli. Senaryo yazmak zor bir şey değil. Yapılan Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanına alçakça bir saldırıdır. Recep Tayyip Erdoğan'a değil Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na yapılmış haince bir saldırıdır. Kimsenin yanına bırakmayız ve bırakmayacağız.

"AÇ TAVUK KENDİNİ DARI AMBARINDA GÖRÜRMÜŞ"

Ey CHP siz kendi partinizde kaset siyaseti yapabilirsiniz. Kendi partinizi kasetle tanzim edebilrisiniz. Genel başkan gönderip genel başkan getirebilirsiniz. ama sizin kaset siyasetiniz AK Parti'ye sökmez ve sökmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti bu ihanete bu alçakça saldırıya asla teslim olmayacaktır. Dün akşam CHP ve MHP yönetimleri olağanüstü toplanmışlar. Niye montaj var ya... Oradan bir şey çıkar mı diye. Rant nema elde edebilir miyiz. Sandıktan çıkamıyoruz bari bu okyanus ötesinden atılan yemle idare eder miyiz diye. Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş. Bunlar kendlierini darı ambarında görüyorlar. Avuçlarını yalarlar avuçlarını... Bizi buraya millet getirdi ve sadece ve sadece açık söylüyorum millet götürür.

"GÜNDEM DEĞİŞTİRME TUZAĞINA DÜŞMEYECEĞİZ"

Bizim montaj kasetlerle milletin emanetini yere düşüreceğimizi zannedenler hayal görüyor. Biz bu gündeme teslim olmayacağız. Bütün iddialara ithamlara tek tek cevap veririz. Cevabını da vereceğiz. Süreç zaten akla karayı ortaya çıkarıyor. Oynanan oyunu kurulan tuzağı yapılmak istenen itibarsızlaştırma operasyonu deşifre oluyor. Cevabının veremeyececeğimiz hiçbir iddia yok. Ama bu gündem değiştirme tuzağına düşmeyeceğiz. Eğer bunların gündemine teslim olursak kirli montajlarıyla uğraşmaktan millete hizmet üretemeyiz. 30 Mart'a kadar bunları hiç umursamayacağız.

"ONLARIN HESABI VARSA, ALLAH'IN DA TUZAĞI VAR"

Terör lobisi silahları yeniden devreye sokmak istiyor. Uluslar arası lobi de uluslararası medyada haberler çıkarark vurmak istiyor. Marjinal örgütler de sokağa çıkacak anarşiyle vuracak. CHP ve mHP siyasetin içinde gibi görünecek ama siyaseten vuracak. AK Parti içinde bazı tuzuluklara emir verilecek sırttan vurup hançerleyecekti. Kendilerince planları kusursuzdu. Böylece 17 Aralık'ta büyük heycanla harekete geçtiler. Herkes rolünü oynadı. Ama bir şeyi unuttular. Onların bir hesabı varsa milletin de hesabı var Allah'ın da bir tuzağı var.

"BU DARBE GİRİŞİMİ HESAPSIZ KALMAZ"

Yanlış yaptık demeyi gururlarına yediremiyorlar. Bu saldırıda her kim yer aldıysa şu anda zaten rezil olmuştur daha da rezil olacaktır. Bu darbe girişimi hesapsız kalmaz. Hesapsız da kalmayacaktır. 27 Mayıs hesapsız kalmış olabilir. 12 Eylül gecikmeli yargıya intikal etmiş olabilir. Ama 17 Aralık darbesi inşallah o kadar gecikmeyecek. Önce millet sonra yargı bu girişimin hesabını mutlaka soracaktır.

"ZATEN BEN DİNLENİYORDUM"

Dün iki gazetede tarihimizin en büyük dinleme skandalı deşifre edildi. Bir tek dosya içinde her fikirden kendileri hariç 2287 kişiyi dinlemişler. Bunların bir kısmı defaatle dinlenmiş. Dikkatinizi çekiyorum. Bu liste sadece bir dosyaya ait. Buna benzer onlarca dosyanın binlerce dinleme klasörünün olduğu tahmin ediliyor. Bakanları milletvekillerini genel başkan yardımcılarını bürokratları herkesin ailesini STKları yazarları yıllarca dinlemişler. Biribiryle alakası olmayan isimleri terör örgütüşüphesi altına koyup takip etmişler. Değerli kardeşlerim bunların çoğu hukuksuz. Hukukta yeri yok. Skandal hukuksuz olarak başlamış hukuksuz olarak devam etmiştir. Eğer HSYK son değişimi yapmamış olsaydı bunlar meydana çıkmayacaktı. Bu değişim neticesinde önlerinde bu klasörler görününce gerçek ortaya çıktı. Geçmişte CHP ve MHP'ye bu kayıtlarla şantaj yaptılar. Şu anda bunu bize yaptılar. Zaten ben dinleniyordum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dinlenildiğini söyledim. Ama nedense birileri bunu anlamamakta direndi. Hükümetsiniz çözün dediğiniz kişiler devletin içinde memur olarak çalışan kişiler.

"DEĞİŞİKLİK YAPILDIĞI ANDA HOPLADILAR"

Niye internet ve MİT yasasını getirdik. İşte bunun için getirdik. Eğer bunlar olmazsa bu düzenleme olmaz. İşte en son TÜBİTAK olayı. Aynen bu durumda. Bakın TüBİTAK'ta yeni yapılanmaya bakanımız gidiyor. Devletin kriptolu telefonlarını bile oradan dinliyorlar. Bunlar bu kadar alçak. Bir cumhurbaşkanı başbakanıyla konuşamaz. Bakanlarıyla konuşamaz. Bunlar dinleniyor. Değişiklik yapıldığı anda hopladılar. Kendi gazeteleriyle bunu farklı yere çektiler. Ucu oraya dayanıyor. Hepsiyle ilgili yasal süreci işleteceğiz. Bunlar bu şekilde kalamaz. Yoksa bu ülkede ailelerin mahremi diye bir şey kalmaz. Devletin mahremi kalmaz. Bu hukuksuz kayıtlarla bunlar şantaj yine yapabilirler. Henüz durmuş değiller.

"3 MAYMUNU NE KADAR SÜRDÜRECEKLER?"

17 Aralık gerçekleşseydi bu isimleri toplayıp içeri atacaklardı belki. O gazetelerde çıkan isimlerin kahir ekseriyeti içerde tutuklu olacaktı. Çünkü mekanizma buna göre çalışıyor. Dün gün boyunca darbe medyasından çıt çıkmadı. Gazetecilerden, yazarlardan çıt çıkmadı. CHP ve mHP büyük skandal karşısında bir iki cümle bile kuramadı. Neden susuyorlar? Bu dinlemeleri yapanların arkasındaki paralel örgüte neden bir çift söz söylemiyorlar. 3 maymunu ne kadar sürdürecekler.

"ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR"

Dün paralel yapının elebaşı çıkmış biz yapmadık diyor. Ya kapalı kapıların ardındaki veya ardındakini duyduk diyen siz değil misiniz? Birilerini takip eden alufteye gideceğini öğrenen orada bir komplo sezen ve uyaran siz değil miydiniz? Elinizde buna benzer başka vakaların olduğunu itiraf eden siz değil miydiniz? Bir siyasi parti daha çıkıp bunları nasıl duyuyorsun bu haberleri nasıl alıyorsun diye sordu mu? Sormayacak mı? Buradan ben yargıya sesleniyorum. Bu suç itirafını daha ne kadar duymazdan geleceksiniz. Bu röntgenciliğin hesabını ne kadar erteleyeceksiniz. CHP senin genel başkanınla ilgili ahlaki olmayan görüntüyü verenler bunlar. Sayın Baykal bütün bu olanlardan sonra neyi bekliyorsun. MHP'ye söylüyorum. sizin de grup başkan vekilleriniz ile ilgili yapılar aynen bu yapının görüntüleridir. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Yargı içinde bu paralel örgüte... Bir kısım yargı diyorum. Bu paralel örgüte karşı yüreklice mücadele verecek bu hukuksuzluğun heasbını soracak örgüt liderlerinden değil milletten emir alan hkim ve savcılar olduğunu biliyor ve onlara güveniyorum.

"SESSİZ KALAN SKANDALIN PAYDAŞI OLUR"

Susan herkes bu insanlık dışı suça ortak olur. Dinlendiğini bile bile alçakça skandala sessiz kalan skandalın paydaşı olur. Bu ülkede hakimv e savcıların dinlendiğini de biliyorum. Onlara da kumpas yaptılar. Onların da şantajla üzerine gittiler. CHP ve MHP susarak bu paralel örgütün vagonu olarak bir bilinmeze doğru hızla ilerliyorlar.

"ÜLKEMİZİ DÜZLÜĞE ÇIKARACAĞIZ"

Bu paralel yapının bütün rezilliklerini ortaya dökecek bunları da bunlarla yürüyenleri de sokağa çıkamayacak kadar mahçup hale getireceğiz. 40 yıldır kandırdıkları duygularını istismar ettikleri emeklerini çaldıkları kendi tabanlarının dahi yüzüne bakamaz hale gelecekler. Müslümanlara yaptıkları büyük ihanetten dolayı aynaya bakamayacak ve kendi yüzleriyle yüzleşemeyecek hale gelecekler. Millet müsterih olsun. Biz yeni internet yasasını bu şantajın önüne geçmek için çıkardık. Ama bunu kimse anlamadı. Bunların yayınlanmasına dağılmasına insanımızı rencide etmesine müsade etmeyecek, bu skandaldan ülkemizi yine biz düzlüğe çıkaracağız.

"MİT GİBİ BİR ÖRGÜTÜ OLMAYAN DEVLET, DEVLET DEĞİLDİR"

Bu hafta gündemimizdeki önemli yasaları çıkararak inşallah hafta sonuna kadar meclisi bunlarla meşgul edeceğiz ama tatil edeceğiz. Gündemimizde şu anda bir torba yasa MİT yasa tasarısı dershaneler tasarısı ve demokratikleşme paketi var. 1983'te müdahale döneminde hazırlanan MİT yasası dünya şartlarına uymuyor. MİT yasası Amerika Avrupa bütün buralardaki istihbarat örgütlerinin yasaları incelenerek onlardan daha ağır değil tam aksine onların gerisinde bir yasa tasarısıdır. Bazıları ileri geri yazıyor. MİT şöyle oluyor. MİT başbakana bağlı olur mu? Dünyada nereye bağlı? Ya bunlar nasıl siyasetçi nasıl köşe yazarı. Bunlarhiçbir yere bakmadan ileri geri yazıyor. Dünyada MİT dediğiniz örgüt ya devlet başkanına ya başbakana bağlıdır. Bağımsız değildir. MİT gibi bir örgütü olmayan devlet devlet değildir. Bunlar bu kadar cahil ve zavallı. Biz büyük türkiyenin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı için MİTi güçlendirdik. Geniş ufkumuzla MİT yasasını yeniden ele alıyoruz.

DERSHANELER KONUSU

Dershaneler konusunda milletin üzerine gençler üzerine karabasan gibi çöken sorunu ortadan kaldırıyoruz. Bu adımı istedik ki seçim öncesi atalım. Bu iş artık masadan kalksın. Bunun içinde de paralel yapının farklı hesabı var. Bu hesabın da bozulması gerekiyordu. Seçim öncesi bunu bitiriyoruz. Demokratikleşme paketiyle de seçim öncesinde ülkemize nefes aldıracak adımlar atıyoruz. Bu çalışmaları tamamlayınca sahaya dağılıyor yeni istiklal mücadelemizin çalışmalarına başlıyoruz.

Benim bu hafta sonu 7 ilim var. Sadece günübirlik arkadaşlarımızın illerine gelmesini istiyorum. Onun dışında meclis çalışmalarına devam etsinler. Biz mecliste her an gümbür gümbür yerimizi almalıyız ki süratle bu işi bitirelim.

SES KAYDI GÜNDEME BOMBA GİBİ DÜŞTÜ

17 Aralık operasyonu sonrası internete sızdırılan ses kayıtlarına bir yenisi daha eklendi. Youtube’a yüklenen ve Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmanın, 17 Aralık günü, yani ilk rüşvet operasyonunun olduğu gün yapıldığı ileri sürülüyor.

17 Aralık’ta kaydedildiği iddia edilen görüşmelerin sırasıyla saat 08.02, 11.17, 15.39, 23.15′de yapıldığı ve son görüşmenin ise 18 Aralık sabahı saat 10.58′de yapıldığı görülüyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen ses kaydında, Başbakan Erdoğan olduğu iddia edilen kişi, 17 Aralık sabahı yolsuzluk operasyonu sırasında oğlu Bilal Erdoğan olduğu iddia edilen kişiyi arayarak evdeki 1 milyar doları (2.2 katrilyon TL) sıfırlamalarını, paraları bulundukları yerlerden taşımalarını, tamamen elden çıkarmaları gerektiğini söylüyor.

Aynı günün akşamında yapılan telefon görüşmesinde ise, Bilal erdoğan olduğu iddia edilen kişi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğu iddia edilen kişiye, paranın büyük kısmını bazı işadamlarına aktarıldığını, geriye sadece 30 milyon Euro kaldığını ve onun da taşınacağını söylediği duyuluyor.

Youtube'a ses kaydını ekleyen kişi, twitter hesabında ses kaydının inkar edilmesi halinde paranın taşınırkenki videosunu servis edeceğini açıkladı.

haberler.com
banner5

Yorum Gönder

@name x