Erdoğan: Hayal kırıklığı yaşadılar
banner40

banner39

Erdoğan: Hayal kırıklığı yaşadılar

14 Ağustos 2014 Perşembe 13:23

Başbakan Erdoğan, ''Bizim tükeneceğimizi, dağılacağımızı, yorulacağımızı düşünenler her seçimin ardından hayal kırıklığı yaşadılar'' dedi. Erdoğan, 15'inden sonra istifa etmesi gerektiğini ifade edenlere de, ''Git işine bak. Bunlar kılavuzu falan kaybettikleri için ne yapacaklarını bilmiyorlar'' sözleriyle tepki gösterdi.

Erdoğan: Hayal kırıklığı yaşadılar
 12'nci Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son kez partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın ağırlıklı gündem maddesi, 27 Ağustos'ta yapılacak olağanüstü kongreydi. Başbakan, teşkilatı ''Hırs bizden uzak dursun'' sözüyle uyardı.

Erdoğan, ''Yeni Türkiye'de bir arzumuz var, yeni bir muhalefet. Çünkü yeni Türkiye'ye yeni bir muhalefet yakışır. Artık bu kaçınılmaz hale gelmiştir'' ifadesini kullandı.

Başbakan, 15'inde sonra Başbakanlık görevinden istifa etmesi gerektiğini söyleyenlere de, ''Ya git işine bak ya. Bunlar kılavuzu falan kaybettikleri için ne yapacaklarını bilmiyorlar'' sözleriyle yanıt verdi.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:

''İçerdeki ve dışardaki güç odakları ellerindeki tüm fırsatları kullanarak 13 yıl boyunca bizi hizmet üretemez hale getirmek istediler. 13 yıllık süreçte hem partimizi dimdik ayakta tuttuk hem de tüm saldırıları püskürttük. Cumhuriyet tarihinin en büyük reformlarını ve yatırımları gerçekleştirdik. AK Parti aldığı her kararı milletle aldı milletle uyguladı.

Partimizi kurduğumuzda bize ömür biçenler vardı ama yanıldılar. Onların dedikleri olmadı, Allah'ın dediği oldu. İktidar görevini üstlendiğimizde bize ömür biçenler yanıldılar. Yıpranacağımızı, dağılacağımızı, yorulacağımızı düşünenler her zaman yanıldılar.

Ne yazık ki bizimle beraber yürüyenlerin içinde bile son zamanlarda AK Parti'nin kısa içinde dağılacağını, parçalanacağını söyleyenler var. Bu da çok manidar. Biz sadece milletten yetki alan bir parti olduk. Ama biz milletin hayır duasını da her daim yanında bulan bir parti olduk.

Çeteler cuntalar millet egemenliğinden AK Parti sayesinde ellerini çektiler. Bizim tükeneceğimizi, dağılacağımızı, yorulacağımızı düşünenler her seçimin ardından hayal kırıklığı yaşadılar. Çünkü niyet hayır, akıbet hayır. Biz böyle yürüdük. Ama bunların niyeti hayır değildi, şerdi. Onun için de sonuçları hep tokat oldu.

10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi Recep Tayyip Erdoğan değil 77 milyon olmuştur, Türkiye olmuştur. Yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimiz olmuştur. Bu seçimin mağlubu, kaybedeni de yoktur. Allah'ın izniyle 28 Ağustos'ta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yeminimizi edip göreve başladığımızda 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağımızdan da hiç kimsenin endişesi olmasın.

10 Ağustos'ta Türkiye'nin tüm illerinde yüzde 14'ün üzerinde oy aldı. Bu, AK Parti ayrımcılık yapıyor diyenlere çok iyi bir cevap oldu. Gerek ortak adayın gerek HDP adayının yüzde 2'nin altında kaldığı iller var. 30 Ağustos'a göre 7 ilde az miktarda oyumuz düştü. En çok oyu Rize, Bayburt ve Gümüşhane'de aldık. Adıyaman'ın Sincik ilçesi oldu. Oy oranı 95.72. Sincik'e buradan selamlar.

Demokratikleşme reformlarını tehditlere rağmen gerçekleştirdik. Yoksul dediler, köylü dediler, cahil dediler. AK Parti, ezilenlerin, ötelenenlerin partisi olarak bu mücadelenin içine girdi. Haksızlığa uğramış kitleler olarak hiçkimse bizim yaşadıklarımızı yaşasın istemedik.

13 yıl önce AK Parti'nin kuruluş töreninde yaptığım konuşmada 'Görüşlerine katılmasam dahi bu görüşleri rahatlıkla ifade edebilmeniz için canımı bile vermeye hazırım' şeklinde bir ifade kullanmıştım. AK Parti olarak 13 yıl boyunca, hükümet olarak 12 yıl boyunca işte bu sözün arkasında durduk. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki herkesin, inançlarını yaşaması için değerlerini, kültürünü, kimliğini özgürce ifade edebilmesi için yaşam tarzını muhafaza edebilmesi için özellikle de fikirlerini rahatça söyleyebilmesi için tarihi nitelikte reformlar yaptık.

Bazı medya grupları bana partime her türlü hakareti bu ülkede yapabiliyor mu? Bizi çeşitli sıfatlarla diktatör olmakla, otoriter olmakla, tek adam olmakla itham edenlerin hepsini vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum, bu konuda onları pek de muhatap almaya gerek yok. Bizi basın özgürlüğünü kısıtlamakla itham edenler Gazze'de neden ortada gözükmediler? 12 gazeteci Gazze'de öldürüldü bazıları yaralandı. Gezi olaylarında dünyada medya organları hepsi bize saldırdı. 17-25 Aralık'ta aynı şekilde.

Azınlıklar noktasında dünyada bizim gösterdiğimiz hassasiyeti aynı şekilde gösteren bir başka ülke yoktur. Türkiye'de tüm azınlıklar şu anda huzur içinde. Bakın bu kadar Gazze'de olay oluyor. Biz ne dedik, 'Türkiye'deki Museviler bizim vatandaşımızdır, kimse onlara yönelik olumsuz bir yaklaşımda bulunamaz, onlar bizim güvencemiz altındadır.' Bizim meselemiz İsrail yönetimiyledir, İsrail halkıyla da değildir. Biz aklıselimle hareket edeceğiz, duygusallıkla değil.

Bugün 14 Ağustos, aynı zamanda Rabia Günü. Mısır'da da darbeye karşı çıkanların kahramanca mücadelesinin günüdür Rabia. Şu anda tüm dünyada çeşitli etkinliklerle destekleniyor. Mısır'da demokrasinin katledilmesine, masum insanların katledilmesine, insanlık dramına karşı çıkan tek ülke Türkiye. Ama gidin, ulusal bazı medyaya bakın, uluslararası bazı medyaya bakın, haksızca, insafsızca, temelsiz ve mesnetsiz şekilde hedef yapılan yine Türkiye. Anlamadıkları bir şey var, biz artık bu oyunlara boyun eğmiyoruz. Eskiden uzaktan ses gelince kervan duruyordu, şimdi ne sesi gelirse gelsin, kervan yolunda cesaretle ilerliyor. Biz önce hakka sonra millete bakarız.

Arapları da Kürtleri de Sünnileri de Şiileri de düşünen, bunun için çırpınan, üstelik 5 yıldır bunun samimice mücadelesini veren tek ülke var Türkiye. Suriyeli muhacirlere bu boyutta kucak açan, fedakarca onları misafir eden tek ülke var Türkiye. 1 milyon 200 bin şu anda Suriyeli muhacir ülkemizde. Bazı sıkıntılar yaşamamıza rağmen biz sabrediyoruz, katlanıyoruz. Niye  Onlar diyoruz muhacir, biz ensar olacağız. Onun için vatandaşlarımıza da aman sabır diyoruz. Aynı şeyler bizim de başımıza gelebilirdi.

Seçimin ardından muhalefetin aklına bedel ödemek gelmiyor. Hakaretle muhalefet olmaz ve olmuyor. İftira ile yalanla siyasetin seviyesini ayaklar altına düşürerek muhalefet olmaz ve olmuyor. Muhalefet partilerinin yönetimleri hem 30 Mart'ta hem 10 Ağustos'ta ortaya çıkan hezimeti görmek, Türkiye adına, demokrasi adına, millet adına adımları atmak zorundadır. Zaten kendileri aday olmadılar. Niye? Eğer kendileri aday olmuş olsa bedeli daha ağır olacaktı. Onun için oturdular, konuştular, bir ortak aday çıkardılar ki, 'şamarı o yesin, bize bir şey dokunmasın.' Öyle girdiler bu işe. CHP'ye bakıyorsunuz çıkan sonuçtan dolayı seçmeni kötülüyor, MHP seçmeni aşağılıyor. Pensilvanya bedduayı sallıyor. Ortak aday çıkardılar ki şamarı o yesin bize dokunulmasın. O da en sonunda 'ben artıksöyleyeceklerimi söyledim laf bitti' dedi.

Yeni Türkiye'nin toplumsal uzlaşma zemininde buluşan bir Türkiye olması en büyük arzumuzdur. Ve ben bunun olacağına da inanıyorum. 77 milyonun cumhurbaşkanı olarak, özlediğimiz bu toplumsal uzlaşmanın tesis edilmesi için de elimizden geleni yapacağımızın herkes tarafından bilinmesini istiyorum.

Yeni Türkiye'de bir arzumuz var, yeni bir muhalefet. Çünkü yeni Türkiye'ye yeni bir muhalefet yakışır. Artık bu kaçınılmaz hale gelmiştir. Muhalefetin kendisini sorgulamaktan, kendi öz eleştirisini yapmaktan bu aşamadan sonra artık kaçısı yoktur.

Bugün de arkadaşlarımızın genel başkanlık konusunda kanaatlerini alacağız. Genel kurulumuza giderken bu konuda tercihin hangi istikamette olduğunu öğrenip ona göre de adımımızı atalım istiyoruz. Ortak akıl ne diyorsa Allah'ın izniyle bizler de ona tabi olacağız.

Biz kulislerin istikamet çizdiği değil ilkelerin ve istişare kurallarının istikamet çizdiği bir partiyiz. Uzun süredir çok zorlu bir imtihan sürecinden geçiyoruz. Bu tür hareketleri hazmedemeyenler boş durmaz, şeytan böyle dönemlerde devreye girer. Onun için de bu birliği, bu beraberliği nasıl bozarız, onun için elinden gelen bütün gayreti gösterir. İşte bu tuzağı bozmak bizim birliğimizde yatar. Bizler nefsimizin vereceği karara uyacak olursa partimizin birliğinin zedelemiş oluruz. Yazık olur.

Gerek bu salonda gerek bu salonun dışında, teşkilatımızın içinde ya da dışında hiçbir gönüldaşımızın, hiçbir yol arkadaşımızın, içinden geçtiğimiz imtihandan başarısızlıkla çıkacağına inanmıyorum. Açıkçası inanmak dahi istemiyorum. Hırs bizden uzak olsun, makam tutkusu, rütbe sevdası, bencillik bizden hep uzak oldu, hep uzak olsun. Sinsilik, ayak oyunları, tuzaklar, tehditler bu partiye bugüne kadar sirayet etmedi, edemedi. İnşallah bundan sonra da sirayet etmesin, inşallah etki etmesin.

Partimiz birilerine genel başkanlık koltuğu vermek, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık, milletvekilliği koltuğu vermek için kurulmuş bir parti değildir. Bu parti, çocukların gözündeki umut ışığını çoğaltmak, yoksulun sofrasındaki ekmeği büyütmek, mazlumun yüreğindeki umudu alevlendirmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını, itibarını yüceltmek için kurulmuş bir partidir.

Bizim bu kadromuz karnından konuşan bir kadro değildir ve olmayacak. Bizim bu kadromuz medya üzerinden irtibat kuran bir kadro değildir ve olmayacak. Kulisler, ayak oyunları, eski Türkiye'ye ait siyasi çalımlar, bu kadronun, bu duvarların, bu hareketin dışındadır. Kimin ne söyleyeceği varsa çıkar istişare kurullarımızda özgürce bunu ifade eder. Bunun ötesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.

13 yıldır her gün 'AK Parti'de çatlak oluşacak' diye el ovuşturanları biliyorsunuz. Onları sevindirenler hatta onlara umut verenler, bundan sonraki süreçte de bu oyuna düşenler, bu davaya, bu harekete haksızlık etmiş olurlar. 11 Ağustos sabahından itibaren bu ülkede muhalefetin hezimetinin konuşulması bekleniyordu. Ama birileri sadece AK Parti'nin geleceğinin tartışılmasını istedi ve yönde gayretle devam ettiler. Arkadaşlar gelin şu 10 Ağustos'un heyecanını bir mutluluğunu yaşayalım. Bunu yaşatmamak için elinden gelen gayreti gösterenler var. Bu tuzağa düşenler de var. Arkadaşlar bu tuzağa düşmeyelim.

3 dönem kuralı sayesinde siyasetin genç ve dinamik kalacağına inanıyorum. Biz siyasi hayatımızı sadece parlamento içinde milletvekili olarak mı görüyoruz. Eğer milletvekili olarak görüyorsak, bu çok büyük bir hırstır. Bir defa bunu frenlememiz lazım. Bir de arkadan genç kuşaklar geliyor. Bu genç kuşaklara zemin hazırlamamız lazım. Onlar da gelsinler, bu parlamentonun içinde yerini alsınlar.

Bir önemli konu daha var paralel yapıyla mücadele. Net olarak konuşuyorum. Genel Başkanlık ve Başbakanlık makamına gelecek arkadaşımızın da ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu yapıya hiçir şekilde müsamaha göstermemesi hem bizim hem de milletimizin beklentisidir. Bunların ilkesi yok. Bunların kıblesi falan yok, bunlar her şeyi kaybettiler.

Millet 30 Mart'ta paralel ihanet çetesiyle mücadele konusunda bize destek verdi. Paralel ihanet çetesi bizzat şahsıma, aileme, arkadaşlarıma, yol arkadaşlarıma alçakça saldırdı. Elimize geçen yeni bulgular belgeler var. Bütün bakan arkadaşlarımızı kriptolu telefonlarla dinlediler. Yakalandılar.

İçimizde ya da dışımızda bu alçaklığı önemsemeyenler olabilir. Recep Tayyip Erdoğan'a karşı şahsi kini olup bu yapılanları görmezden gelenler olabilir. 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' deyip bu ihanet çetesine hala sempatiyle bakanlar olabilir. Yanında, yöresinde bunları tutanlar, bunlara kucak açanlar, bunlara imkan temin edenler, bunlarla irtibatını sürdürenler olabilir. Onlara buradan bir kez daha hatırlatıyorum, paralel ihanet çetesinin hedefi Recep Tayyip Erdoğan, onun ailesi, çalışma arkadaşları, yol arkadaşları değildir. Bu çetenin hedefi istiklalimizdir, bayrağımızdır, vatanımızdır, milletimizdir. Bunun böyle bilinmesi lazım.

Bu ihanete boyun eğmek, inanın 91 yıl önce kapımızda bekleyen manda ve himayeye boyun eğmektir. Bu kadar açık söylüyorum. Kim bunların arkasına takılırlarsa milletin iradesi karşısında hezimete uğrar. Neymiş? Şimdi şunu hesabını yapıyorlar: 15’inden sonra istifa etmek zorundadır.’ Ya git işine bak ya. Bunlar kılavuzu falan kaybettikleri için ne yapacaklarını bilmiyorlar.

Şahsi ikbali için ihanete göz yumanlar varsa onları da sizin ve aziz milletimizini takdirine havale ediyorum. Basit hesaplarla bu mücadeleden asla geri durulamaz. 'Efendim böyle bir şey yaparsak acaba yargıda başımıza bir şey gelir mi? Ya bir kere ölür bir insan ya, her gün ölmenin ne anlamı var?''


AA
banner5

Yorum Gönder

@name x