Doğu Karadeniz hiçbir zaman Yunan anavatanı olmamıştır
banner40

banner39

Doğu Karadeniz hiçbir zaman Yunan anavatanı olmamıştır

18 Şubat 2014 Salı 13:29

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saklı: "Doğu Karadeniz'deki eski yer adları Rumca veya Ermenice değildir"

Doğu Karadeniz hiçbir zaman Yunan anavatanı olmamıştır
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Rıza Saklı, Doğu Karadeniz'deki eski yer adlarının Rumca veya Ermenice olmadığını ifade etti.
Saklı, yaptığı yazılı açıklama, Doğu Karadeniz'deki eski yer adları ve yerel kültürle ilgili bir yanlışın düzeltilmesi gerektiğini belirtti.

Doğu Karadeniz'de kullanılan eski yer adları nedeniyle insanların kafasının karışık olduğunu ve bilgi eksikliği yaşandığını kaydeden Saklı, şöyle devam etti:

"Doğu Karadeniz'deki eski yer adları Rumca veya Ermenice değildir. Buna rağmen bölge insanı bilmediği her kelimeyi Rumca veya Ermenice olarak nitelendirmektedir. Bölgedeki eski yer adlarının Rumca veya Ermenice olmadığını ilk fark eden Alman Prof. Dr. Karl Koch olmuştur. 1843 yılında Rize'ye gelen Koch, yaptığı çalışmaların ardından 'buradaki yer adları çok eski tarihlerden beri hiç değişmeden varlığını korumuştur' şeklinde açıklama yapmıştır. Yapılan tarihsel incelemeler sonucunda sıradan yer adlarının, 'oz' veya 'os' ile biten eski yerleşim yeri adlarının Rumca olmadığı anlaşılmaktadır. Bölgede yer alan ve 'Romaika' dilini konuşabilen köylerin adları da incelenmiş ve bunların da Rumca olmadığı anlaşılmıştır. Bölgede konuya meraklı insanlar tarafından yapılan birçok amatör çalışma ve yayın da aynı sonuçları ortaya koymuştur."

-"Doğu Karadeniz hiçbir zaman Yunan anavatanı olmamıştır"

Anlamı bilinmeyen her kelimenin Rumca veya Ermenice olduğu algısının, tarih kitaplarındaki '1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Rum Pontus Devleti yıkılarak bölge fethedilmiştir' şeklindeki ifadeden kaynaklandığını ifade eden Saklı, şunları kaydetti:

"Bu bilgi üzerinde bölgenin eski halkının Rum veya Yunanlı olduğunu zannedilmektedir. Halbuki Yunanlıların tarihi anavatanı Ege Bölgesi yani Yunanistan'dır. Doğu Karadeniz hiçbir zaman Yunan anavatanı olmamıştır. Trabzon Komnenos Devleti, 1204 yılında 4. Haçlı Ordusunun İstanbul'u işgal etmesi üzerine İstanbul'dan kaçan Aleksandır Komnenos tarafından kurulmuştur. Gürcistan Kraliçesi Tamara'nın Kıpçaklardan meydana gelen ordusunun desteğiyle Trabzon'a hakim olarak devletlerini kurmuşlardır. İstanbul'dan gelen az sayıdaki insan, şehir toplumunda yaşamış ve yüksek bir kültürü temsil eden kişilerdir. Bu kişilerin kırsal kesimde oturup orada tarım veya hayvancılık yapması düşünülemez. Trabzon merkezde oturmuşlar ve bölge halkını Hıristiyanlaştırmışlardır."

Saklı, Trabzon Komnenos Devleti kurulmadan önce bölgede yaşayan halkların kimler olduğunun, Ksenofon'un 'Onbinlerin Dönüşü' adlı eserinden anlaşıldığını belirterek, "Ksenofon, Haldiler, Halibler, Kolhlar, Mosinekler, Tibarenler, Makronlar olarak saydığı halklarla tercümanlar vasıtasıyla konuştuklarını, bu insanların Yunanca bilmediğini yazmaktadır ama Trabzon Komnenos Devleti 257 senelik hakimiyeti esnasında yerel halkı Hıristiyanlaştırmış ve onlara kendi dillerini öğretmiştir. 1924 nüfus mübadelesinde Yunanistan'a gönderilen bu insanlar da etnik olarak Yunanlı değillerdi. Bölgenin eski halklarıydı" ifadelerini kullandı.

Doğu Karadeniz insanının, 1915 Ermeni göçü ve 1924 nüfus mübadelesinden sonra geriye kalan Türkler olduğunun açık olduğunu kaydeden Saklı, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Evinde Türkçe'den başka dil konuşulmayan insanların kafasının bu kadar kolay karışması normal değildir. Ortada bir bilgi eksikliği olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca yörenin kırsal kesiminde az sayıdaki köyde Rumca veya Romaika denilen bir dil konuşan insanlar da Rum değildir. Bu insanlar, Ksenofon'un bahsettiği halklardan veya Kraliçe Tamara'nın ordusuyla yöreye gelip yerleşen ve sonradan Müslüman olan Kıpçaklar'dandır. Bir millete mensup olmak için etnisitenin önemli olmadığını, önemli olanın aynı inanç ve kaderi paylaşmak ve kendini bir milletin ferdi olarak hissetmek olduğunu düşünmekteyiz ancak yöre halkının bilgi eksikliği içinde bocalamakta olduğu anlaşıldığından bu açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür."

AA
banner5

Yorum Gönder

@name x